Ana içeriğe atla

Loading...

CEZAİ ŞART

Cezai şart kavramını karşılamak üzere 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (Kanun) “ceza koşulu” terimi kullanılmakta ve 179-182’nci maddeleri arasında buna ilişkin esasları düzenleme altına alınmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, uygulamada ve Yargıtay kararlarında halen yerleşik kavram olan cezai şartı ceza koşulu kavramı yerine kullanılmaktadır.

 

Taraflar karşılıklı olarak edimlerin yerine getirilmesini güvence altına almak amacıyla, sözleşmelere mevzuatta yer alan yaptırımların dışında bazı ek yaptırımların konulması konusunda anlaşmaktadırlar. Tarafların bu şekilde sözleşmesel yükümlülüklerin ihlalinin önüne geçmek amacıyla koymuş oldukları bu ek yaptırımlar genel anlamda cezai şart olarak adlandırılmaktadırlar.[1]

 

Bu şekilde bir hukuki işlemle kararlaştırılan cezai şart, asıl borçtan ayrı nitelikte bir edimi ifade etmektedir.  Bu edim, borçlu tarafından borcun yerine getirilmemesi, eksik yerine getirilmesi ya da belli bir yer veya zamanda yerine getirilmemesi hallerinde, borçlunun ödemesi gereken ve ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şart, alacaklıya uğradığı zararını ispat etme yükümü atına girmeden belirli bir miktar tazminat alabilme hakkını vermektedir. Alacaklı geçerli bir cezai şartın varlığına dayanarak borcun ödenmemesi halinde cezai şartı dava veya icra yoluyla asıl alacaktan ayrı olarak talep edebilmektedir. [2]

 

Cezai şart fer’i nitelikte bir edimdir. Fer’i nitelikte bir edim olmasının sonucu olarak geçerliliği de asıl borca bağlı olmaktadır ve asıl borç meydana gelmedikçe, onu temin eden cezai şart da hüküm doğurmayacaktır. Bu nedenle cezai şartın hukuken geçerli bir borca dayanması gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki, asıl borcun geçersiz olması cezai şartı geçersiz kılmakta ve asıl borç hakkında ileri sürülebilen itiraz ve defiler cezai şarta karşı da ileri sürülebilmektedir. Asıl borcun sona ermesi durumunda da cezai şart sona ermekte ve asıl borçta br değişiklik meydana gelmesi durumunda cezai şart değişen bu asıl borca ilişkin olmaktadır.

 

Cezai şartın fer’i nitelikte olmasının bir diğer sonucu, cezai şartın geçersizliğinin sözleşmeden doğan asıl borcun geçerliliğini etkilememesidir. Kanun’un 182’nci maddesinde cezai şartın bu nitelikleri düzenleme altına alınmaktadır. TBK m. 182 f.2’ göre;“ Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez.”

 

Cezai şartın, asıl sözleme içerisinde veya asıl sözleşmenin ifaya başlanmasından sonra ayrı bir sözleşme ile kararlaştırılabilmesi mümkündür. Cezai şart ile güvence altına alınmak istenen asıl borç sözleşmeden doğabileceği gibi haksız fiil, sebepsiz zenginleşmeden veya Kanundan dahi doğabilmektedir. Ayrıca, asıl borcun düzenlendiği sözleşme için şekil şartı öngörülmüşse; cezai şart da feriliği gereği aynı şekil şartına uygun şekilde yapılmak zorundadır.

 

Kanun’un içeriğinde cezai şarta ilişkin olarak karşılaşılan ilk düzenleme madde 179’da yer almaktadır.  179. maddede seçimlik cezai şart ve ifa ile istenilebilen cezai şart hüküm altına alınmıştır.

 

Maddenin 1. fıkrası seçimlik cezai şartı düzenlemektedir. Kanun’un 179 uncu maddesinin 1 inci fıkrası ifadesine göre:“Bir sözleşmenin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi durumu için bir ceza kararlaştırılmışsa, aksi sözleşmeden anlaşılmadıkça alacaklı, ya borcun ya da cezanın ifasını isteyebilir”.

Düzenlemeye göre, cezai şart asıl borcun hiç ifa edilmemesi veya gereği gibi ifa edilmemesi durumunda muaccel olacak ve alacaklı ya ifa ya da cezai şartın yerine getirilmesini isteyebilecektir. Seçimlik cezai şartta, cezai şart asıl borçla birlikte değil, asıl borcun ifasından vazgeçilerek istenebilmektedir. Burada seçim hakkına sahip olan alacaklı bu hakkını tek taraflı ve varması gerekli bir irade beyanı ile kullanacaktır.

Borçlu borcunu gereği gibi ifa etmemiş veya eksik ifa etmişse ve sözleşmede cezai şart kararlaştırılmışsa alacaklı borçludan aynen ifayı talep edebilecek, borçlu borca aykırı davranıp cezai şartı ödeyerek sözleşme ilişkisini sona erdirme yetkisine sahip olmayacaktır. Alacaklı seçim hakkını, cezai şart ödenmesi şeklinde kullandıysa bundan sonra artık borçludan borcun aynen ifasını talep edemeyecektir.

Diğer yandan, 6098 sayılı TBK.’nun 179/I inci maddesi hükmünden de anlaşılacağı üzere, taraflar aksine de sözleşme yapabilecekler yani, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesi halinde borca aykırı davranış nedeni ile alacaklının sadece cezai şartı talep edebileceğini de öngörebileceklerdir. [3]

 

Maddenin 2. Fıkrasında ise ifa ile birlikte istenebilen cezai şart düzenlenmiştir. Düzenlemeye göre: “Ceza, borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir”

Görüldüğü üzere, bu düzenleme uyarınca, alacaklı borcun belirli yerde ya da zamanda yerine getirilmemesi durumunda borcun ifası ile birlikte cezai şartı da talep edebilecektir. Bu durumda alacaklının bir seçim yapması gerekmemekte alacaklının hem ifayı hem cezai şartı talep etmesi mümkün olmaktadır. Ancak sözleşme tarafları bu durumun aksini kararlaştırabilmektedirler.

 

Maddenin 3. Fıkrasında ise borçlunun, kararlaştırılan cezai şartı ifa ederek sözleşmeyi, dönme veya fesih suretiyle sona erdirmeye yetkili olduğunu ispat etme hakkının saklı olduğu hususu düzenlenmiştir. Yani bu yönde bir yetkisinin olduğunu ispat etmek koşulu ile, borçlu dilerse asıl borcu ifa edecek; dilerse onun yerine cezai şart olarak tayin edilmiş parayı ödeyecektir.[4]

 

Kanun’un 180. Maddesinde ise “Alacaklı hiçbir zarara uğramamış olsa bile, kararlaştırılan cezanın ifası gerekir. Alacaklının uğradığı zarar kararlaştırılan ceza tutarını aşıyorsa alacaklı, borçlunun kusuru bulunduğunu ispat etmedikçe aşan miktarı isteyemez.” ifadesi hüküm altına alınmaktadır. Cezai şart miktarını aşan zararın, borçlunun kusurunun ispat edilmesi koşulu ile talep edilebilmesi sadece yukarıda açıklanmış olan “seçimlik cezai şart” ve “ifaya eklenen cezai şart”ta söz konusu olabilecektir. Buna karşılık Kanun’un 179.madde 3. fıkrasında düzenlenen, borçlunun bu yönde bir yetkisinin olduğunu ispatlamak koşulu ile sözleşmede cezai şart olarak kararlaştırılmış olan tutarı ödemek suretiyle borcu ifadan kurtulabilmesi durumunda, cezai şart tutarını ödeyerek sözleşmeden dönme hakkına sahip olan borçludan cezai şartı aşan zararının tazmininin talebi mümkün olmayacaktır.

 

Kanun’un 182. Madde 1. Fıkrası gereği “Taraflar, cezanın miktarını serbestçe belirleyebilirler.” Bu anlamda, cezai şartın miktarı, zarar miktarı ile bağlı olunmaksızın daha yüksek veya az bir miktarda da kararlaştırılabilmektedir. Maddenin 2. fıkrasında “Asıl borç herhangi bir sebeple geçersiz ise veya aksi kararlaştırılmadıkça sonradan borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelmişse, cezanın ifası istenemez. Ceza koşulunun geçersiz olması veya borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple sonradan imkânsız hâle gelmesi, asıl borcun geçerliliğini etkilemez.” ifadesi hüküm altına alınmaktadır. Belirtmek gerekir ki ilgili hüküm uyarınca, alacaklının cezai şart miktarını aşan zararının borçludan talep edilebilmesi ancak borçlunun kusurlu olduğunun ve aşan zararın varlığının ispat edilmesi koşuluna bağlanmıştır. Ancak taraflar sözleşme ile bu düzenlemenin aksini kararlaştırabilmektedirler.

Ayrıca, ilgili maddenin 3’üncü fıkrasında hâkimin, aşırı gördüğü ceza şart miktarını kendiliğinden indireceği esasını getirmiş bir anlamda hâkime sözleşmeye müdahale imkanını vermiştir.

 

İŞ HUKUKU KAPSAMINDA CEZAİ ŞART  

Yukarıda yer alan açıklamalar göz önünde bulundurularak, çalışma hayatında da iş sözleşmesinin tarafları sözleşmenin karşı tarafça ihlal edilmesine karşı iş sözleşmelerine bazı cezai şart hükümleri koyabilmektedirler. Taraflar bu suretle hem karşı tarafı sözleşmeye uyma konusunda zorlayabilmekte, hem de olası bir ihlal durumunda da kendilerini güvence altına alabilmektedirler.

Cezai şartın varlığı için öncelikle asıl borcun varlığı gerekeceğinden iş sözleşmesinin kurulması gerekmektedir. Yani, çalışma olgusunun gerçekleşmesi ve fiilen iş ilişkisi gerekmektedir ki cezai şart da muaccel hale gelebilsin.

Bununla birlikte cezai şartın geçerli olabilmesi için, ister işçi aleyhine ister işveren aleyhine konulmuş olsun, fesih hakkının özünü ortadan kaldırır nitelikte bir cezai şart olmaması gerekmektedir. Bu anlamda bir hakkın özünü ortadan kaldırır şekilde tespit edilen cezai şartlar geçersiz olmaktadır.

İş sözleşmelerinde tarafların bildirimli fesih hakkı, işçinin çalışma özgürlüğünü ihlal etmeyecek ve fesih hakkının özünü ihlal etmeyecek sözleşmelere konulacak cezai şart hükümleri ile sınırlandırılabilmektedir. Ancak bu tür cezai şartların geçerliliği genellikle iş sözleşmelerinin taraflarca feshinde geçerli ya da İK.m.24 veya 25 inci maddelerinde düzenlenen haklı sebeplerin bulunmaması hallerinde söz konusu olabilecektir. Yani bir başka ifade hangi sebeple olursa olsun sözleşmenin feshi haline ilişkin olarak cezai şart getirilmesi durumunda bu düzenleme fesih hakkının özünü ihlal edeceğinden geçerli olmayacaktır.

Bu anlamda, iş sözleşmelerine geçerli ve fesih hakkının özünü ortadan kaldırmayan bir cezai şartın eklenmesi sonucunda taraflarca yapılabilecek olası bir fesihte, diğer taraf bir zarara uğradığını ve zararın miktarını ispat etmek zorunda kalmaksızın zararını karşılayabilmekte, diğer taraf da dilediği zaman cezai şart tutarını ödemek suretiyle sözleşme ilişkisini sona erdirebilmektedir. Böylelikle işçi bir anlamda iş güvencesi sağlamakta, işveren de istihdamı garanti altına almaktadır.[5]

Eklemek gerekir ki, Belirsiz süreli veya belirli süreli olması fark etmeksizin iş sözleşmelerinde cezai şart içeren hükümler karşılıklılık prensibinin bulunması halinde geçerli olacaktır. Hizmet sözleşmelerine uygulanabilecek olan cezai koşulun düzenlendiği 179-182’nci maddelerin yanı sıra Borçlar Kanunu’nun Hizmet Sözleşmeleri başlığı altında yer alan 420. Maddesinde “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir” ifadesi hüküm altına alınmıştır. Hükmün karşıt kavramından anlaşılacağı üzere, iş sözleşmelerine sadece işçi lehine ceza şart konulabilmesinin önünde bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca, Kanun’daki genel düzenlemeler göz önüne alındığında iş sözleşmeleri ile işçi ve işveren veya sadece işveren aleyhine cezai şart kararlaştırılabileceği ifade edilebilecektir.

 

Yargıtay’ın 13.09.2021 tarihli kararına göre [6] “... taraflar arasında imzalanan sözleşmenin cezai şartını düenleyen 11/f maddesi uyarınca davalı şirketin sözleşmede bulunan ve Borçlar Kanunu’nda bahsedilen haklı fesih sebepleri dışında kabin memurunun sözleşmesini başlangıç tarihinden itibaren ilk 3 yıl içerisinde sonlandırdığı takdirde net 3,000 EURO karşılığı Türk Lirası cezai şartı kabin memuruna derhal ödeyeceğini gayrii kabili rücu kabul ve taahhür ettiği anlaşılmaktadır. Somut olayda, davacı iş akdinin davalı işveren tarafından sözleşme başlangıcından itibaren 3 yıl içinde ve haklı neden olmaksızın feshedildiği anlaşıldığından sözleşmede kararlaştırılmış olan cezai şartı talep etme hakkı bulunmaktadır.  Ancak Türk Boçlar Kanunu 182/son maddeleri uyarınca davacı işçinin niteliği, yaptığı iş, ücreti ve 3 yıllık sürenin çalışılan ve çalışılmayan kısmı gözetilerek makul oranda bir hakkaniyet indirimi yapılması gerekirken...”

Ancak cezai şartın geçerli kabul edilebilmesi sadece cezai şartın karşılıklı olması koşuluna bağlı olmayacaktır. Her iki taraf için de getirilmiş olan cezai şartın geçerliliği için cezai şartın miktarı, cezai şartın muaccel olma sebebi gibi unsurlarda da taraflar arasında denklik sağlanıp sağlanmadığı göz önünde tutulacaktır.[7]

-------------------------------------------------------------------------------

[1] KESER, H. (2016). İş Sözleşmelerinde Kararlaştırılan 18 Cezai Şartlara İlişkin Bir Değerlendirme . Sicil İş Hukuku Dergisi , 35  , 18-41 . ISSN: 1306-6153
[2] KESER, H. (2016). İş Sözleşmelerinde Kararlaştırılan 18 Cezai Şartlara İlişkin Bir Değerlendirme . Sicil İş Hukuku Dergisi , 35  , 18-41 . ISSN: 1306-6153
[3] KESER, H. (2016). İş Sözleşmelerinde Kararlaştırılan 18 Cezai Şartlara İlişkin Bir Değerlendirme . Sicil İş Hukuku Dergisi , 35  , 18-41 . ISSN: 1306-6153
[4] KESER, H. (2016). İş Sözleşmelerinde Kararlaştırılan 18 Cezai Şartlara İlişkin Bir Değerlendirme . Sicil İş Hukuku Dergisi , 35  , 18-41 . ISSN: 1306-6153
[5] KESER, H. (2016). İş Sözleşmelerinde Kararlaştırılan 18 Cezai Şartlara İlişkin Bir Değerlendirme. Sicil İş Hukuku Dergisi, 35, 18-41. ISSN: 1306-6153
[6]Yargıtay 9. HD. 2021/7719 E., 2021/11598 K., 13.09.2021 T.
[7] KESER, H. (2016). İş Sözleşmelerinde Kararlaştırılan 18 Cezai Şartlara İlişkin Bir Değerlendirme . Sicil İş Hukuku Dergisi , 35  , 18-41 . ISSN: 1306-6153

0 Yorumlar

Yorum Yap

Kısıtlı HTML

  • İzin verilen HTML etiketleri: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.