Giriş
Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, otonom (sürücüsüz) araçlar giderek daha yaygın hale gelmektedir. Bu yeni nesil ulaşım teknolojisi, trafik kazalarının azaltılması ve ulaşım verimliliğinin artırılması gibi önemli avantajlar sunsa da, hukuk alanında yeni sorunları da beraberinde getirmektedir
Otonom araç, sürücüsüz veya minimum insan müdahalesiyle çalışan araçtır. Bu araçlar, çevrelerini algılayabilen sensörler ve yapay zeka algoritmalarıyla hareket eder.
Tarihi gelişim, 1920’lerde başlar ve 1980’lerde, özellikle üniversiteler ve araştırma kurumları tarafından yapılan ilk denemelerle hız kazanır. 2000’lerin başında Google’ın otonom araç projeleri bu alanda büyük bir atılım yapar. Bugün ise Tesla, Waymo gibi şirketler, otonom araçların gelişiminde öncü konumda.
Otonom araçların yapay zeka ile ilişkisi çok güçlüdür; bu araçlar, yapay zeka teknolojilerini (özellikle makine öğrenimi ve derin öğrenme) kullanarak çevreyi analiz eder, kararlar alır ve güvenli bir şekilde yol alır. Yapay zeka, araçların insan müdahalesine gerek kalmadan güvenli sürüş sağlamasına olanak tanır.
Otonom Araçlar ve Hukuki Zorluklar
Otonom araçlar, SAE (Society of Automotive Engineers) tarafından belirlenen 0-5 seviyeleriyle sınıflandırılır. Bu seviyeler, aracın otonomluk düzeyini ve sürücünün müdahale gereksinimini belirtir:Seviye Sıfırdan beşe doğru arttıkça sürücünün araç üzerindeki hakimiyeti azalır ve otonom sistemler daha aktif rol oynar.
Bazı hukuk sistemleri, mevcut ceza hukukunun otonom sistemlere uyarlanabileceğini savunurken, bazı uzmanlar ise tamamen yeni yasal düzenlemeler getirilmesi gerektiğini düşünmektedir. Geleneksel ceza hukukunda “kusur ilkesi” temel alınır. Kusur ilkesi, faile işlediği fiil dolayısıyla ceza verilebilmesi için, onun kusur yeteneğine sahip bulunması ve fiilin meydana gelmesinde en azından taksir derecesinde bir kusura sahip bulunmasını ifade eder. Ancak, otonom bir aracın kaza yapması durumunda kasıt veya ihmal kavramını uygulamak zordur. Bu nedenle, mevcut hukuk sistemlerinde belirli değişikliklerin yapılması gerekmektedir.
Hukuki sorumluluğun belirlenmesi
Otonom araçlardan kaynaklanan kazalarda cezai sorumluluğun kimde olduğu konusunda farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. Örneğin: Eğer bir otonom araç kaza yaparsa, sorumluluk yazılımın tasarımındaki hatalardan veya üretim hatalarından kaynaklanıyorsa, bu durumda yazılım geliştiricileri veya araç üreticileri sorumlu tutulabilir mi? Yazılımın karar verme süreçleri ve algoritmalarındaki eksiklikler nedeniyle kazaların meydana gelmesi durumunda, üretici firma veya geliştirici ekip sorumlu olmalı mı?
Otonom araçlarla ilgili cezai sorumluluk, birden fazla aktör arasında paylaşılabilir ve bu sorumluluk, araç yazılımından üreticilere, araç sahiplerine kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.
Eğer otonom araç, yazılımdaki bir hata nedeniyle kaza yaparsa, yazılım geliştiricileri veya üreticiler sorumlu tutulabilir. Otonom araçların yazılımları, aracın karar alma süreçlerini ve güvenliğini doğrudan etkiler. Yazılımın doğru çalışmaması, kaza risklerini artırabileceğinden, üreticinin sorumluluğu önemlidir. Detaylandıracak olursak yazılım geliştiricilerinin, algoritmadaki bir hatayı bilerek ve kaza riskini öngörmelerine rağmen aracın kullanılmasına izin vermesi durumunda, somut olaya bağlı olarak olası kast veya bilinçli taksir sorumluluğu doğabilir.Programcıların, yapay zekanın kullandığı algoritmada bilerek ve isteyerek bir eksiklik bırakması ve bu eksiklik sonucunda bir kazanın meydana gelmesi halinde ise doğrudan kast veya olası kast söz konusu olabilir. Örneğin, bir algoritmanın yayaları tespit etmeye yönelik gerekli doğrulama mekanizmalarından yoksun bırakılması ve bunun kazaya yol açması durumunda, yazılım geliştiricileri hukuki olarak sorumlu tutulabilir.
Araç sahipleri, otonom araçların bakımını yapmak ve yazılım güncellemelerini sağlamakla yükümlüdür. Eğer araç sahibi, bu yükümlülüklerini yerine getirmezse ve bu durum kazaya yol açarsa, araç sahibi cezai sorumluluğa sahip olabilir. Seviye 2 veya 3 otonom araçlarda sürücü, araç belirli bir seviyeye kadar otonom olsa da, her zaman müdahale etmeye hazır olmalıdır. Eğer sürücünün, aracın manuel müdahale uyarısı vermesine ragmen olası veya doğrudan kast ile kontrolü devralmaması durumunda kaza yaşanması halinde, cezai olarak sürücünün sorumluluğundan bahsedilebilir.
Kazaya sebep olan üçüncü şahıslar (diğer sürücüler, yayalar, yol koşulları) otonom araçların karar süreçlerini etkileyebilir. Eğer kazaya üçüncü şahısların hatası yol açarsa, onların cezai sorumluluğu söz konusu olabilir.
Özetle sürüşün otonom sistemler tarafından ele alınması da ceza sorumluluığu açısından sürücünün sorumsuzluğuna götürürken araç üreticilerin sorumluluğunu gündeme getirebilir.
Uygulama Örnekleri
Son yıllarda yurtdışında otonom araçlarla ilgili bazı hukuki olayların yaşanması bu konu hakkında yasal düzenlemeler yapılmasını gerekli kılmıştır.
- Uber Otonom Araç Kazası (2018): Uber’in test aşamasında olan otonom aracı, Arizona’da yaya geçidinden geçmeye çalışan bir kişiye çarparak ölümüne neden oldu. Araç otopilot modunda olsa da, bir güvenlik sürücüsü direksiyon başındaydı. Olay sonrası yapılan soruşturmada, aracın sensörlerinin yayayı algıladığı ancak sistemi yöneten yazılımın çarpışmayı önlemek için yeterince hızlı tepki vermediği belirlendi. Bunun sonucunda, Uber’e ve test sürücüsüne yönelik hukuki süreç başlatıldı. Test sürücüsü, dikkatsizlik nedeniyle suçlandı, ancak Uber firması doğrudan cezai sorumluluk almadı.
İnsanlığın ve teknolojinin gelişimi hukukun da gelişimi demektir. Yaşanan bu olaylar ve gelişmeler Otonom Araç konusunda öncü ülkelerden olan Almanya ve Amerika’da bazı yasal düzenlemelere yer verilmesi zorunluluğunu hasıl kılmıştır.Henüz ülkemizde bu tip düzenlemeler yapılmamış olsada ülkemizde artan otonom araçlar bu tip düzenlemeleri beraberinde getirecektir.
Otonom Araçların Cezai Sorumluluğu Üzerine Hukuki Değerlendirme
Cezai sorumluluk, bir sözleşmenin ihlaline veya haksız fiile dayanan hukuki sorumluluktan farklıdır. Bir kişinin cezai açıdan sorumlu sayılabilmesi için kasıtlı veya ihmalkâr bir şekilde hareket etmesi ve dolayısıyla hem bir fiilin hem de iradenin bulunması gerekir. Aynı zamanda ceza hukuku sistemlerinde “suç ve cezanın şahsiliği” ilkesi vardır, yani suç ve ceza bireylere yüklenir. İlke gereğince tüzel kişilerin cezai sorumluluğu yoktur. Yapay zekâ tabanlı otonom sistemlerde ise doğrudan bir kişi yerine algoritmaların karar verdiği bir yapı bulunmaktadır. Bu da klasik cezai sorumluluk ilkelerinin yetersiz kalmasına yol açmaktadır. Otonom araçların cezai sorumluluğu konusunda belirgin bir hukuki çerçeve oluşturulmadıkça, farklı davalarda farklı kararlar verilmesi kaçınılmaz olacaktır.Dolayısıyla bu durum karşısında Otonom araçları hukuki düzenlemeler açısından ele alınmalıdır. Mevcut hukuk sistemi üzerinden var olan yasaların kapsamı genişletilerek, otonom araçlardan doğan sorumluluğun belirlenmesi veya Yeni bir hukuki çerçeve oluşturularak otonom araçlar ve yapay zekâ sistemleri için özel yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Sonuç
Otonom araçların yaygınlaşmasıyla birlikte, hukuki altyapının da bu yeni teknolojiye uyum sağlaması gerekmektedir. Mevcut hukuk sistemleri, sürücüsüz sistemleri tam anlamıyla kapsayamamaktadır. Bu nedenle, yeni hukuki düzenlemeler yapılarak cezai sorumluluğun daha açık ve adil bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Üreticiler, yazılım geliştiricileri ve araç sahipleri arasında dengeli bir sorumluluk yapısı oluşturulmalıdır. Ayrıca, sigorta sistemlerinin geliştirilmesi ve hukuki belirsizliklerin giderilmesi için uluslararası işbirliği artırılmalıdır.
Aksi takdirde, hukuki belirsizlikler hem kazazedeler hem de otomotiv sektörü için sorun oluşturacaktır. Özellikle yapay zekâ ile karar veren sistemlerde hataların öngörülebilirliği ve sorumluluğun belirlenmesi üzerine detaylı çalışmalar yapılmalı, teknolojinin hızına uygun bir yasal çerçeve oluşturulmalıdır.

