Ana içeriğe atla

Loading...

RAMAZAN AYLARINDA GECE VAKTİ DAVUL ÇALINMASININ ÖZEL HAYATA VE AİLE HAYATINA SAYGI HAKKININ İHLALİNE SEBEBİYET VERDİĞİ İDDİASINA YÖNELİK ANAYASA MAHKEMESİ KARARI

RAMAZAN AYLARINDA GECE VAKTİ DAVUL

Karara Konu Olayın ve Yargılamanın Özeti

Başvurucu 27.08. 2008 tarihinde, 2008 yılı ramazan ayı boyunca davul çalınması ve para toplanmasına ilişkin yapılan yazılı yetkilendirmeye karşı, bir ay boyunca her gece saat 03.30’da davul çalınmasının sağlıklı çevrede yaşama hakkını engellediğini, bunun yanında ibadete zorlayıcı sonuçlarının olduğunu, bu durumun din ve inanç özgürlüğüne ve devletin her vatandaşa eşit mesafede durmasını gerektiren eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini ve bu kapsamda Anayasa madde 5 ve 56’nın da ihlal edildiğini iddia ederek işlemin iptali için Konak Kaymakamlığı aleyhine İzmir 4. İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

Mahkeme 02.07.2009 tarihli kararıyla; inanç özgürlüğü yönünden ramazan aylarında davul çalınmasının ibaretin bir unsuru olmadığı, toplum içinde gelenekselleştirilmiş bir uygulama olduğu, bu sebeple sadece davul çalınmasının ibadete zorlayıcı bir durum yaratmadığı ve oluşan sesin bireylerin huzurunu ve giderek toplum sağlığını bozucu nitelikte olduğunun tespitinin ve önlenmesini için önlem alma yetkisinin belediyelere ait olduğu, bu kapsamda tahsis işleminde Kaymakamlık bünyesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir. Danıştay ise 23.09.2013 tarihli kararı ile verilen kararın gerekçesini geleneksel olarak uygulanan ve toplumun çoğunluğu tarafından hoşgörü ile karşılanan bu uygulamanın kontrollü olarak yapılması ve muhtemel kötüye kullanımların önlenmesi için işlemin yapıldığını, bu şekilde mahalle halkının talebinin denetimsiz ve birçok kişi tarafından gerçekleştirilmesini engellemek için böyle bir izin verme yetkisinin olduğunu belirtir şekilde değiştirerek kararı onamıştır.

Anayasa Mahkemesinin İncelmesi

Anayasa Mahkemesi konu olayı ve yargılamayı incelemiş, Türk hukuku ve Uluslararası Hukuk kapsamında bir değerlendirme yapmıştır. Anayasa Mahkemesi, kararında Bakanlık Görüşünde şikayetin çevre hakkı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) m.8 özel ve aile hayatına saygı hakkı çerçevesinde incelendiğini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda genel ilkelere yer verildiğini; şikayetçinin Bakanlık Görüşüne cevabında ise şikayetinin din ve vicdan özgürlüğü bakımından incelenmediğini, mevzuatta bu yetkinin herhangi bir kuruma verilmediğini, gece vakti gürültü yapmanın yasak olduğu iddia ettiğini belirtmiştir.

Konunun incelenmesi bakımından ise özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkının Anayasa m.20 çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, konuta saygı hakkı ve haberleşme gizliliği bakımından ise Anayasa m.21 ve 22’nin söz konusu olacağını, bireyin maddi ve manevi varlığı üzerinde etkisi bulunan çevresel meselelerin özel hayata saygı hakkı çerçevesinde ele alınması gerektiğini, fiziksel ve ruhsal bütünlük hakkı kapsamında güvence altına alınan hukuksal çıkarlardan birinin de sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı olduğu belirtmiştir. Anayasanın 56. Maddesi Sağlık Hizmetleri ve Çevrenin Korunması başlığını taşımakta olup bu kapsamda Anayasa’nın ikinci ve üçüncü kuşak haklarının ihlali sebebiyle bireysel başvuru mümkün olmadığından söz konusu başvurunun Anayasa madde 20 ve 21 bakımından incelenmesi gerektiğini ve şikayetin konusunun temelde gürültü kirliliği olduğunu tespit etmiştir. Bunun yanında sadece davul çalınarak bireylerin uyandırılması, ibadetin zorunlu unsurlarından olmadığı ve bu sebeple tek başına ibadete zorlama olarak nitelendirilemeyeceği belirtilerek inceleme m.20 vd. kapsamında yapılmıştır.

AİHM kararları incelendiğinde temiz bir çevrede yaşama hakkının açıkça güvence altına alınmış hak olmamakla bu çevresel meselelerin AİHS m.8 kapsamında değerlendirilebilmesi için bazı şartları taşıyor olması gerektiği belirtilmektedir. Bu şartların ilki çevresel meselenin özel ve aile yaşamı ya da konuta saygı hakkı üzerinde doğrudan etkili olması, ikincisi ile çevresel rahatsızlığın ciddi boyuta ulaşmış olmasıdır. Bu kapsamda asgari ağırlık eşiği değerlendirmesi zararın gerçekleşmesine göre değil, söz konusu alana ilişkin incelenebilir bir sorun doğurup doğurmadığı hususunun tespitine göre yapılmaktadır. Bu değerlendirmede, somut olay çerçevesinde çevresel etkinin yoğunluğu, süresi, beden ve ruh bütünlüğü ile çevrenin genel bağlamı gibi kriterler çerçevesinde yapılmaktadır.

RAMAZAN AYLARINDA GECE VAKTİ DAVUL 1

Anayasa Mahkemesi kararında; gece vakti davul çalınması sonucunda oluşan gürültünün, başvurucunun evinin önünde ve gece saatlerinde meydana geldiği göz önünde tutulduğunda, başvurucunun özel hayatını doğrudan etkilediğinin açık olduğunu ancak bu kapsamda rahatsızlığın yoğunluğunun, etkiye maruz kalma süresinin ve etkinin kişi üzerindeki fiziksel ve zihinsel etkisinin dikkate alınması gerektiğini belirtmiştir. Bunun yanında, birlikte yaşama amacını taşıyan diğer bireyler yönünden hoş görülmesi beklenen ramazan aylarında davul çalma olgusunun geleneksel olduğunu, gece uyku saatinde olması sebebiyle yaşam kalitesini etkilediği tartışmasız olmakla birlikte, sesin etkisinin ve sese maruz kalma süresi dikkate alındığında bunun katlanılamayacak derece olduğunun söylenmesinin güç olduğunu, her yıl belirli bir zaman diliminde olması sebebiyle öngörülebilir olduğunu ve başvurucunun ortalama bir bireyden daha fazla etkilendiğine dair herhangi bir unsur ortaya konmadığını belirterek bu başvuru kapsamında Anayasa m.20’de yer alan güvencelerin işletilmesi gereken asgari ağırlık düzeyine ulaşılmadığı ve başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle Kabul Edilemez olduğuna kanaat getirmiştir.

0 Yorumlar

Yorum Yap

Kısıtlı HTML

  • İzin verilen HTML etiketleri: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.