Ana içeriğe atla

Loading...

YARGITAY BOZMA KARARINDAN SONRA ISLAH YAPMAK MÜMKÜN MÜDÜR?

12.01.2011 tarihli 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (“HMK”) 177. maddesinin 1. fıkrası uyarınca “Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir.” HMK yürürlüğe girmeden önce verilen 04.02.1948 tarihli 10/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı (“1948 1. İBK”) ise bozmadan sonra ıslah yapmayı yasaklamış bulunmaktadır. Bozma kararı sonrasında ıslah yapılıp yapılamayacağı konusunda Yargıtay Hukuk Daireleri kararları arasında görüş aykırılığı oluşması neticesinde, bu aykırılığın içtihatların birleştirilmesi yoluyla giderilmesi talep edilmiştir. İlgili başvuru neticesinde Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu tarafından oy çokluğu ile “bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı ve İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin gerekmediği” kanaatine varılan 06.05.2016 tarihli 2015/1 E. ve 2016/1 K. sayılı karar (“Karar”), karşı oyları ile birlikte işbu yazımızda kısaca incelenmiştir.

 

ÇOĞUNLUK GÖRÜŞLERİ

Karar’da yer alan çoğunluk görüşlerinin dayandığı hukuki temeller aşağıdaki gibi özetlenmektedir: 

  • Yargıtay Kanunu’nun 45. maddesi gereği bağlayıcı niteliği olan 1948 1. İBK aleyhine hükümlerin verilmesi hukuk güvenliğini zedelemektedir.
  • İçtihadı birleştirme kararının değiştirilmesi için gerekli şartlar oluşmamıştır.
  • HMK’da içtihadın kaldırıldığına yönelik herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
  • Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılmayacağı konusu sadece davacı açısından tartışılmaktadır, bu şekilde bir müzakere yanlış sonuçlara götürecektir, böylece yargılama içinden çıkılmaz bir hal alacaktır ve bu usul ekonomisi ilkesine göre fayda sağlamayacaktır.
  • Islah suretiyle davanın değiştirilmesi hâllerinde işin sonuçlanması güçleşecektir ve bu durum ıslah müessesesinden beklenilen gayeye ve çabukluk esaslarına aykırı düşecektir.

 

Böylece, “bozma kararı sonrasında ıslah yapılamayacağı ve 1948 1. İBK’nın değiştirilmesinin gerekmediği” açıkça hükme bağlanmıştır.

 

KARŞI OYLAR

Karar’da yer alan aksi görüşlerin dayandığı hukuki temeller aşağıdaki gibi özetlenmektedir:

  • Taraflara adaletli bir karar noktasında imkan sağlayan ıslahın yapılma zamanını yasaya aykırı olacak şekilde sınırlı tutmak doğru değildir.
  • Bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılmayacağı konusundaki çelişkili kararlara son vermek ve hak arama özgürlüğü ile bir hakkın elde edilmesini kolaylaştırma ilkeleri doğrultusunda net bir uygulamaya kavuşturmak gerekmektedir.
  • Usul ekonomisi doğrultusunda davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. 1948 1. İBK ise “usul ekonomisi”, “yargılamanın hızlı ve ekonomikliği”, “adil yargılanma” ve bir hakka ulaşmanın zorlaştırılması sebebiyle “hukuk devleti” ilkelerine aykırıdır ve hak arama özgürlüğü ile mahkemelere erişim haklarını zedelemektedir.
  • Kanun koyucu tarafından gerek eski kanunda gerekse yeni HMK’da bozma kararından sonra ıslahın mümkün olmadığına ilişkin bir düzenleme yapabilecekken yapılmamıştır.
  • Kanunda taraflara tanınan ıslah hakkı daha doğmadan ortadan kaldırılmaktadır ve bu şekilde hakkı doğmadan yasaklamak ağır bir hak ihlali oluşturmaktadır.
  • Önceki ve sonraki usul kanunlarında tahkikat safhasının başlangıcı ve tamamlanması aynı düzenlenmemiştir. 1948 1. İBK yeni kanundan önce verilmiştir. Yeni düzenlemeye göre; bozma kararları sonrasında, esasa girilmeden verilen usule ilişkin kararlarda tahkikat bozmadan sonra başlayacaktır, esasa ilişkin kararlarda bozmaya uyulması ile tahkikat tekrar başlayacaktır. HMK’da yer aldığı üzere ıslah tahkikat sürecince mümkündür, bu sebeple 1948 1. İBK, HMK’nın açık hükümlerine aykırıdır.
  • Esastan bir bozma sonrasında da daha önce ıslah yapılmamışsa ıslah yapılabilmesi gerekmektedir, aksi takdirde kararın temyiz edilip bozulmasında hukuki bir yarar kalmayacaktır.
  • Soyut ve genel kural koyan içtihadı birleştirme kararları, Yargıtay Kanunu gereği, zaman içinde mevzuat, toplumsal ilişkiler, hukuki yorumlardaki değişmeler nedeniyle değiştirilebilir ve 1948 1. İBK da bu doğrultuda değiştirilmelidir.

 

İlgili kararın verildiği dönemde Bölge Adliye Mahkemeleri’nin ve istinaf müessesesinin henüz uygulamada yer almaması göz önüne alınarak yazılan karşı oylardan bazılarında HMK’da istinaf aşamasında ıslah yapılamayacağının hükme bağlandığı, bu nedenle bozmadan sonra ıslah yapılıp yapılamayacağına ilişkin tartışmanın tamamen ilk derece mahkemesi kararlarının Yargıtay tarafından bozulmasından sonra ıslah yapılıp yapılamayacağına ilişkin olduğu ve bu nedenle de istinaf aşamasında ıslah yapılamaması kuralının eldeki uyuşmazlığın görüşülmesinde uygulama yeri bulunmadığının altı çizilmiştir. 

0 Yorumlar

Yorum Yap

Kısıtlı HTML

  • İzin verilen HTML etiketleri: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.