Ana içeriğe atla

Loading...

Çevresel Etki Değerlendirmesi yönetmeliği değişiklikleri

Küresel ısınma, çevre kirliliği, iklim değişikliği gibi olayların giderek arttığı belirtilen şu günlerde Ekonominin, Çevrenin ve Gelişimin ortak gereksinimi olan “sürdürülebilir kalkınma” (gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme kabiliyetine zarar vermeden günümüz ihtiyaçlarını karşılayan kalkınma) tüm Dünyanın önceliği olmalıdır. Kanun koyucular için hassas bir alan olan Çevre düzenlemeleri, bilimsel açıdan daha koruyucu ve sıkı denetime tabi olması beklenmektedir.

 

Küresel sürdürülebilirliğe giden yolda kanun koyucuların, işletmelerin ve vatandaşların uzun vadeyi düşünüp ortak bir çaba içerisine girmesi gerekmektedir. Fakat ekonominin önceliği olan ülkemizde çevre düzenlemeleri bir engel gibi algılandığı sürece, bu farkındalığı yaratmak zordur.

 

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir yıl aradan sonra 17.kez ÇED (Çevresel Etki Değerlendirmesi) Yönetmeliğini Avrupa Birliği ÇED direktifine uyumu amacıyla yeniden değiştirdi. Yeni Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği 25 Kasım 2014 Tarihli ve 29186 Sayılı Resmî Gazetede yayımlandı.

 

Bu Yönetmelik büyük tepkilere neden oldu. Bir taraftan gerek Çevre Mühendisleri Odası, gerek sivil toplum örgütleri gibi kuruluşlar tepkilerini dile getirdiler; diğer taraftan ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Yönetmelikle ilgili bir açıklama da bulundu.

 

Yeni yönetmelikle birlikte muafiyetlerin genişletildiğini savunanlar özellikle alışveriş merkezi, golf tesisleri, toplu konut projeleri, 100 km ve altı demiryolu projeleri, beyaz eşya boyama tesisleri, tuz çıkartılması, orman alanlarının dönüştürülmesi ile ilgili projeler ÇED kapsamından çıkarıldığını belirttiler. Ancak bakanlık bir açıklama yaptı ve alışveriş merkezi, toplu konut gibi şehirlerin yapısını değiştiren projelerin yönetmeliğin EK1 ve EK2 kapsamında değerlendirmelerinin yapılacağını belirtti “AVM’lerin ÇED Yönetmeliğinden muaf olması söz konusu değildir. AVM’ler için hazırlanacak Proje Tanıtım Dosyalarının değerlendirilmek üzere Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüklerine sunulması gerekmektedir”. Bu kapsamda EK1’den EK2’ye alınan projelerin çevreye verecekleri etki değerlendirmelerinde karayolları, dernekler, sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınmayacak. Uzmanlar ise bu yönetmelik değişikliği ile projelerin yapımındaki engellerin kaldırıldığı görüşündedirler.

 

Bir diğer husus ise, Anayasa Mahkemesi’nin Çevre Kanunu’nun “planlama aşaması geçmiş olan veya ihalesi yapılmış olan veya üretim veya işletmeye başlamış olan ve 23 Haziran 1997 tarihinden önce yatırım programına alınmış olan projeler” için ÇED muafiyeti getiren geçici 3.maddesini iptal etmesine rağmen bu maddenin Yönetmelikte yer alması Hukukun üstünlüğü ilkesini yok saymaktır.

 

ÇED önemli bir süreç ve araçtır. ÇED bir planlamadır… Bu planlamaya göre projelerin yapılıp yapılmayacağına karar verilmelidir. Aksi halde, yanlış projelerle halk sağlığı ve ülke ekonomisi zarar görür ve bundan sadece halk değil yatırımcı da olumsuz etkilenecektir.

 

Gelişmiş ülkeler daha katılımcı bir anlayışla, farkındalık yaratarak ÇED süreçlerini nasıl yapabileceğini tartışırken, geri kalmış ülkeler ise ÇED sürecinde muafiyet yaratmaları aynı zamanda anti demokratikliğin, kamu yararını gözetmemenin ve bilinçsizliğin yansımasıdır.

0 Yorumlar

Yorum Yap

Kısıtlı HTML

  • İzin verilen HTML etiketleri: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.