4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesi uyarınca; Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse hâkim, velâyeti eşlerden birine verebilir.Bu hüküm dikkate alındığında açılacak olan boşanma davasında, mahkemeden, müşterek çocuğun velayeti ile ilgili karar vermesi istenebilecektir. Çocuğun velayetinin kime verileceği hususunda en önemli etken çocuğun üstün mefaatidir. Yani sağlık, eğitim, ahlak, yaş ve güvenlik gibi unsurlar açısından mahkemece inceleme yapıldıktan sonra müşterek çocuğun hangi tarafta kalması çocuğun daha çok menfaatine olacak ise mahkeme velayeti o kişiye verecektir.
Müşterek çocuğun yaşının küçük (özellikle 0-3 yaş arası) olması durumunda mahkeme velayeti anneye vermeyi tercih etmektedir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2004/117 E. 2004/760 K. 22.01.2004 tarihli kararı “Türk Medeni Kanununun 336/2 maddesi gereğince ortak hayata sonv erilmişse hakim velayeti eşlerden birine verebilir. Tarafların ayrı yaşadıkları anlaşılmaktadır. Müşterek çocuk 20.09.1999 doğumlu Kemal anne bakım ve şefkatine muhtaçtır. Davanın kabulü ve velayetin anneye verilip, baba ile uygun kişisel ilişki kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.” Yine Yargıtay’ın 10.12.2007 tarihli başka bir kararında “… Anne yanında kalmasının çocuğun bedeni fikri,ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım ve şefkatine muhtaç 2003 doğumlu Melih’in Türk Medeni Kanunu’nun 182, 336/2 maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılması usul ve yasaya aykırıdır.” Şu durumda müşterek çocuğun 2,5 yaşında olması nedeniyle çalışmıyor olmanız çocuğun velayetini almanızı etkilemeyecektir. Boşanma davası sırasında ve sonrasında tarafınızca talep edilecek ve karşı taraf aleyhine hükmedilecek nafaka ile müşterek çocuğun ihtiyaçları karşılanabilecektir.