Ana içeriğe atla

Loading...

BOŞANMA DAVASI SONRASI NAFAKA

Tedbir nafakası, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası boşanma davalarında istenebilecek nafaka türleridir. Tedbir nafakası boşanma davası sırasında veya boşanma davası açılması öncesinde talep edilir. Türk Medeni Kanunu’nun 169. maddesine göre boşanma ya da ayrılık davası açıldığında hakim eşlerin mallarının yönetimi, barınması, geçimi ve çocukların bakım ve korunmasıyla alakalı geçici önlemler alır. Boşanma hükmü kesinleştikten sonra tedbir nafakası alınamaz. Tedbir nafakası boşanma sonrası alınamadığından dolayı sadece yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası boşanmadan sonra alınabilen nafaka türleridir.

 

  • Yoksulluk Nafakası

 

4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 175. maddesi uyarınca « Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. »

 

Yoksulluk nafakası hükmolunabilmesi için bazı şartlar vardır. Yoksulluk nafakası boşanma davası sırasında istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra da istenebilir. Eğer yoksulluk nafakası için dava, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra açıldıysa yoksulluk nafakası için gerekli olan koşulların var olup olmadığı boşanma hükmünün kesinleştiği ana göre belirlenir. Koşulları var ise yoksulluk nafakasına boşanma hükmünün kesinleşme tarihinden itibaren değil ; yoksulluk nafakası dava tarihinden itibaren hükmolunur. Eğer ortada anlaşmalı bir boşanma var ise, eş yoksulluk nafakası isteminden açıkça vazgeçmediği durumda koşulları sağlamak kaydıyla sonradan yoksulluk nafakası isteyebilir. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra açılan davalarda nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir. Ancak, boşanma hükmünün kesinleşmesi üzerinden bir yıl geçtikten sonra talep edilen yoksulluk nafakaları zamanaşımına uğrar.

 

Yoksulluk nafakası toptan veya irat biçiminde ödenebilir ve süresiz olarak istenebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmadığı için yükümlü olan eş kusursuz olsa bile nafakayı ödemek zorundadır. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, alacaklı taraf tekrar evlenirse veya taraflardan biri ölürse kendiliğinden kalkar. Eğer alacaklı taraf evlenme kararı olmamasına rağmen fiilen evli gibi yaşıyorsa, yoksulluk ortadan kalkmışsa veya haysiyetsiz hayat sürdürüyorsa nafaka mahkeme kararıyla kaldırılır. İrat, tarafların mali durumunun değiştiği veya hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda artırılabilir veya azaltılabilir.

 

 

  • İştirak Nafakası

 

Mahkeme tarafından boşanma ya da ayrılığa karar verilirken ana ve babanın çocuk ile olan kişisel ilişkileri ve hakları göz önünde bulundurulur. Mahkeme tarafından ana, baba ve çocuk vesayet altında ise vasi dinlenir ve vesayet makamının düşüncesi de alındıktan sonra velayet düzenlemesi yapılır. Mahkeme tarafından kendisine velayet hakkı verilmeyen taraf için çocuğun bakım ve eğitim giderlerine katkısı, yani iştirak nafakası belirlenir. Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesi, 2. fıkrası uyarınca velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılması zorunludur ve bu eşin çocuk ile kişisel ilişkilerinde çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlakıyla ilgili yararları esas tutulur. Eğer çocuğun velayet hakkı anneye bırakılmışsa baba ; babaya bırakılmışsa anne çocuğun bakım ve eğitim giderlerinde gücü oranında katılmak zorundadır.  İştirak nafakası çocuğa fiilen bakan ana veya baba tarafından diğerine karşı çocuk adına istenir. Bu nafakanın istem halinde irat şeklinde ödenmesine hakim karar verir. Nafaka miktarı ana ve babanın gücü ve çocuğun gelirleri oranında belirlenir. İştirak nafakası tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre gelecek yıllarda yeniden belirlenebileceği gibi, tamamen kaldırılabilir.

 

İptal edilmiş bir evlilikten doğan çocuklar ana veya babanın iyi niyeti aranmaksızın evlilik içinde doğmuş sayıldıkları için çocukların ana ve baba ile olan ilişkilerine boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. Bundan dolayı evliliğin iptali durumunda yine hakim çocukların velayet hakkının kime verileceğine karar verir ve kendisine velayet hakkı verilmeyen tarafın çocuk ile ilişkilerini ve aynı zamanda bu tarafın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine bulunacağı katkıyı takdir eder.

 

İştirak nafakasının verilmesi kamu düzeniyle ilgili olduğu için kendiliğinden tayin ve takdir edilir. İştirak nafakası velayet hakkı verilen eş tarafından çocuk adına istendiği için her an yenilenen bir borçtur ve bu nedenle anlaşmalı boşanma davasında iştirak nafakası istenmemiş olması sonradan istenmesi için bir engel oluşturmaz. Bir boşanma davasında çocukla ilgili velayet hakkı düzenlenmemiş, iştirak nafakası belirlenmemiş ve hüküm kesinlemişse yeni bir dava açılarak iştirak nafakasının tayin ve takdiri talep edilebilir. Aynı şekilde boşanma davasının kesinleşmesinden sonra doğan çocuk için de ayrı bir dava açılarak iştirak nafakası ve velayet hakkının düzenlenmesi istenebilir.

0 Yorumlar

Yorum Yap

Kısıtlı HTML

  • İzin verilen HTML etiketleri: <a href hreflang> <em> <strong> <cite> <blockquote cite> <code> <ul type> <ol start type> <li> <dl> <dt> <dd> <h2 id> <h3 id> <h4 id> <h5 id> <h6 id>
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.